Bebek ve çocuk giyim sektörü, dünya genelinde hızlı bir büyüme gösteren pazarlardan biri olmaya devam ediyor. Son yıllarda ihracat odaklı Türk üreticilerinin dikkatini çeken en önemli bölgelerin başında ise Orta Doğu ve Afrika (MEA) geliyor. Artan nüfus, yükselen şehirleşme oranı, moda bilincinin yaygınlaşması ve ithalata dayalı tüketim modeli, bu iki bölgeyi yüksek potansiyelli hedef pazar konumuna taşıyor.
Türkiye, Avrupa pazarlarında yıllardır elde ettiği marka gücünü, şimdi lojistik yakınlık ve kültürel bağlarla desteklediği Orta Doğu ve Afrika ülkelerine taşımaya hazırlanıyor. Özellikle Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Katar, Mısır, Fas ve Cezayir, Türk firmaları için büyüme vadeden ana merkezler olarak öne çıkıyor. Bu ülkelerde genç nüfusun oranı %50’nin üzerinde ve tüketiciler, daha kaliteli, güvenli ve modern tasarımlı bebek giyim ürünlerine yönelmiş durumda.
Söz konusu pazarlarda düzenlenen sektörel fuarlar da Türk markalarının görünürlüğünü artırıyor. Kahire’de düzenlenen Nelly Kids Fashion Fair, Dubai Kids World, Riyad Baby Expo gibi etkinliklerde Türkiye’den katılım her geçen yıl artıyor. Firmalar bu organizasyonlar aracılığıyla doğrudan satın almacılar, distribütörler ve zincir mağazalar ile temas kurabiliyor.
Ayrıca pandemi sonrası hız kazanan dijital fuar ve katalog uygulamaları, fiziksel erişimin ötesine geçerek ihracatçılara sürekli erişim ve tanıtım imkânı sunuyor. Dijital altyapısını güçlendiren markalar, bu pazarlara “uzaktan” ama etkin biçimde ulaşabiliyor.
Konuya ilişkin görüş bildiren ihracat danışmanı Dr. Elif Aydoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Avrupa pazarı hâlâ en büyük alım gücüne sahip bölgelerden biri olsa da, firmaların büyüme sürdürülebilirliği açısından alternatif pazarlara yönelmesi kritik önem taşıyor. Orta Doğu ve Afrika ülkeleri hem yüksek genç nüfus oranı hem de Türkiye’ye olan pozitif algıları nedeniyle ciddi avantaj sağlıyor. Bu pazarlarda sadece ürün kalitesi değil, markanın hikâyesi, dijital görünürlüğü ve hızlı teslimat kapasitesi de alım kararlarında etkili oluyor.”
Aydoğan’a göre bu bölgelerdeki alıcı profili, artık yalnızca fiyat değil, trend uyumu, üretim esnekliği ve güvenilir lojistik süreçler arıyor. “Türkiye bu beklentilere hem kültürel olarak hem de teknik kapasite bakımından yanıt verebilecek bir üretim ülkesi. Önümüzdeki 3-5 yılda bu bölgelerde Türk markalarının pazar payının hızla artacağı öngörülüyor” diye ekliyor.
Stratejik Adımlar ve Potansiyel
İhracat hedeflerini çeşitlendirmek isteyen üretici ve markalar için Orta Doğu ve Afrika pazarı, hem kısa vadeli satış fırsatları hem de uzun vadeli distribütörlük ve marka iş birlikleri açısından değerli bir zemin oluşturuyor. Sektör temsilcileri, bu bölgelere giriş yapmak isteyen firmalara şu stratejik adımları öneriyor:
-
Bölgeye özel koleksiyonlar geliştirmek
-
Dijital kataloglarla markayı sürekli erişilebilir kılmak
-
Yerel partnerlerle çalışarak kültürel uyumu yakalamak
-
Bölgesel fuarlarda düzenli olarak yer almak
-
Sosyal medya ve dijital reklamlarla marka bilinirliğini artırmak
Bebek ve çocuk giyim sektöründe küresel rekabet artarken, yeni ve büyüyen pazarlarda aktif rol alan firmaların orta vadede daha sürdürülebilir ihracat başarısı yakalayacağı öngörülüyor.