ABD’de “Bebek Vergisi” Krizi: Fiyatlar Artıyor, Tedarik Zinciri Zorlanıyor

ABD’de bebek ve çocuk ürünlerine getirilen yeni gümrük vergileri sektörü tedirgin etti. Çin’den ithal edilen oto koltukları, bebek arabaları, yataklar ve oyuncaklar gibi temel ürün gruplarına uygulanan %129’a varan ek vergiler, hem üreticileri hem de tüketicileri doğrudan etkiliyor. Özellikle ABD pazarına ihracat yapan markalar için bu gelişme dikkatle takip edilmesi gereken bir konu haline geldi.

ABD’de faaliyet gösteren birçok marka fiyatlarını yeniden düzenlemek zorunda kalırken, tüketici tarafında ciddi bir maliyet artışı söz konusu. Örneğin, daha önce 900 dolar civarında satılan popüler bir bebek arabasının fiyatı 1.200 dolara yükseldi. Sektör temsilcileri, önümüzdeki aylarda bebek ürünlerine olan talepte düşüş yaşanabileceğini öngörüyor.

Bebek ürünleri sektöründeki bu gelişme, sadece ABD iç pazarını değil, uluslararası üretici ve ihracatçı firmaları da yakından ilgilendiriyor. Türkiye gibi ihracat odaklı üretim yapan ülkeler için alternatif pazarlara yönelme ihtimali güçlenirken, ABD’ye ihracat yapan firmaların lojistik ve tedarik zinciri stratejilerini gözden geçirmeleri gerekebilir.

Öte yandan, söz konusu vergilere karşı ABD Kongresi’nde ve sektör derneklerinde itiraz sesleri yükseliyor. “Bebek vergisi” olarak adlandırılan bu uygulamanın, aileleri ve küçük işletmeleri orantısız şekilde etkilediği ifade ediliyor. Sivil toplum kuruluşları ve bazı politikacılar, bebek ürünlerinin bu tarife kapsamından çıkarılması için hukuki ve siyasi girişimlerde bulunmaya başladı.

Sektör uzmanları, güvenlik açısından kritik olan oto koltuğu, bebek yatağı gibi ürünlerde ikinci el kullanımı yerine kalite sertifikalı ürünlerin tercih edilmesi gerektiği konusunda uyarıyor. Vergi artışlarının kısa vadede fiyatlara doğrudan yansıyacağı, ancak uzun vadede tedarik kaynaklarının çeşitlendirilmesinin de gündeme geleceği belirtiliyor.

Küresel gelişmeleri yakından izleyen bebek ve çocuk markaları için bu süreç, hem bir risk hem de yeniden yapılanma fırsatı olarak değerlendirilebilir. İthalat rejimlerinin yeniden şekillenmeye başladığı bu dönemde, esnek üretim kabiliyeti ve sürdürülebilir tedarik zinciri stratejileri, firmaların rekabet gücünü belirleyecek temel unsurlar arasında yer alıyor.